Možnosti Dialogu
Çek asıllı yönetmen Jan Švankmajer’in 1983 yapımı sürrealist kısa filmi Moznosti Dialogu (Diyaloğun Boyutları); iletişimin (daha doğru bir ifadeyle; iletişimsizliğin) üç halini ‘’ebedi diyalog, tutkulu diyalog, yorucu diyalog’’ başlıkları altında anlatmaya soyunan bir ‘’kara grotesk’’tir. Dioramalardan oluşma bu stop motion animasyon filmde, diyaloğun tüm süreçlerini üzerinde kaydedip bir hafıza oluşturan nesneler, diyalog halindeki organizmanın davranışlarını, kaydettikleri ölçekte taklit ederek ya da bir organizma gibi davranarak tekinsiz bir sunumla yeniden canlandırırlar.
Filmin ilk bölümü olan ‘’ebedi diyalog’’ta, toplumsal evrimin üç basamağını üç farklı portre canlandırır. Portrelerden biri tarım toplumunu, diğeri endüstri toplumunu, bir diğeri de bilgi toplumunu temsil eder. Portrelerin birbirleriyle olan ilişkileri, salt üretim-tüketimle sınırlı kalmaktadır, aslında onlar sistemin duygusuz makineleridir. Bölümün sonunda, bu makinelerin, insanı temsil eden diğer bir portreyi kustuğunu görürüz. Makinelerin kustuğu insan, artık birbirinin kopyası olan diğer portreleri kusmaktadır.
İkinci bölüm ‘’tutkulu diyalog’’ta, karşımızda, kadın ve erkeği temsil eden iki portre belirir. İlk başta tutkulu başlayan bir ilişkiyi (diyaloğu) canlandırmaktadırlar. Ama ilerleyen evrede, ilişkide çatlaklar meydana gelmeye başlar ve çift anlaşmazlığa düşer. Bu anlaşmazlığı temsil eden nesnenin belirmesiyle çift birbirlerini suçlamaktadır. Artık, onları kusan makineden farksızdırlar, tutku ve sevgiyi tüketmişlerdir.
Üçüncü bölüm olan ‘’yorucu diyalog’’ta ise; iki portrenin tüketimle şekillenen karşılıklı ilişkisi anlatılmaktadır. Portrelerin birbirleriyle olan diyaloğu, kapitalist sistemin tasviri gibidir. Birbirleriyle olan çıkar ilişkileri (arz-talep), belli bir zamandan sonra çatışmaya başlıyor. Artık rekabete tutuşan portreler bir süre sonra birbirlerini yok edeceklerdir.
Jan Švankmajer, sinemanın, maddesel dünyayla olan ilişkimizde bir tür bilinçaltı aynası görevi gördüğünü söyler. Geçmişteki kusurlu dokunuşları en iyi aktaracak şey, nesnelerin başrolde olduğu bir kukla gösterisidir. Bu fantastik bir çağrışıma sebep olsa da aslında düşsel olanla gerçek olan arasında bir ayrım söz konusu değildir Švankmajer sinemasında; tüm bu ifade biçimleri aynı organizmanın kodlarını işaret etmektedir.
Jan Švankmajer’in kullandığı bu özgün sinema üslubunda, hiç şüphesiz, kukla sanatçısı olmasının payı büyük. Bir röportajında ‘’hayatın adaletsizliklerini oynamak, düzeltmek ve intikam almak için kuklaları kullanabilirdim. Kuklalar, hayatım boyunca bana hep eşlik etmiştir. Belki de yaptığım he şey sadece bir kukla oyunudur’’ diyordu.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder